Warm Bodies- Sıcak Kalpler


Yönetmen: Jonathan Levine
Uyarlama: Isaac Marion
Konu: İnsanoğlu yaklaşık 8 yıl önce nedeni bile hatırlanmayan bir saldırı sonucunda zombiye dönüşmeye başlamıştır. Hayatta kalan insan sayısı, zombilerin sayısından daha azdır ve kendilerini korumak için, tüm silah teknolojilerine rağmen, yüksek duvarlar inşa etmişlerdir. Yaşadığı hayattan pek memnun olduğu söylenemeyen “R”, beslenmek için gittikleri şehirde kendisini vurmaya çalışan “Julie”ye aşık olur ve her şey değişmeye başlar. Onların başlattıkları bu değişim diğer zombileri de etkileyecektir ve her biri iyileşmeye başlayacaktır. Ancak insanlara bunu göstermek pek de kolay değildir!


“Hayatımda ne yapıyorum? Sadece iletişime geçmek istiyorum. Neden insanlarla iletişime geçemiyorum ki? Pekala çünkü ben ölüyüm”
Filmin başlangıcı bize asıl ipucunu zaten verir nitelikte. Hayatından memnun olmayan bir zombi var karşımızda! Komik, hatta acınası. İster istemez “nesin sen” diyoruz içimizden ve bu sorunun cevabını da merak ediyoruz. Adını, önceki hayatını, nasıl öldüğünü hatta insana dair hiçbir şeyi hatırlamayan zombimiz bize kendini tanıtmak istiyor ancak aklında kalan tek şey adının baş harfi olan “R”. Merhaba R! Zombi olmasına rağmen R, arkadaş edinip sohbet etmekten geri bırakmıyor kendisini. Ancak bunlar garipsenecek durumlar değil. Sonuçta karşımızda alışılmışın dışında “yaşayan” bir zombi var. Filmde “Kemikliler” olarak adlandırılan iskelet zombiler de filmin başında bizlerle tanıştırılmış.
Başlangıç olarak kesinlikle hoşuma gittiğini söyleyebilirim. Kahramanımız kendini ve genel durumu güzel bir şekilde özetliyor bize. Sempatik zombinin içsel anlatımı ve hareketleriyle daha filmin başında ufak bir gülümsemeyle hazırlanıyoruz olaylara.
Ve zombimiz beslenmek için gittiği yerde kendisini vurmak isteyen Julie’ye aşık olur! Zombi değil miydi bu, nasıl olur diye boşuna sormayın kendinize, en başında R’ın farklı bir zombi olduğunu söylemiştik zaten. R’ın zombi olma ve insan kalma arasında sıkışmılığı Julia’yı tanımasıyla iyice altüst oluyor. Giderek hisleri kuvvetlenen R iyileşmeye başlarken, bu durum kendisiyle sınırlı kalmıyor. Başta en yakın arkadaşı “M” olmak üzere, bütün insan zombiler değişmeye başlıyor. İskelet zombileri bu durumdan dışarıda tutmak gerek yine de. Onlar umutsuz vaka!
Filmin asıl güldüren karakteri sanıyorum ki M! Hareketleri, söylediği kısa ve anlamsız ama herkese içten bir kahkaha attıran M. Zaten filmin başında R ve M arasında geçen sohbetten olsa gerek beklenen bir çıkış olmuş.
Film genel yapısıyla eğlendiriyor ancak tek amacın bu olması gerek. Makyajlar, mekanlar, mantık gibi beklentide olmamalı izleyici. İç seslerle yapılan anlatımlar gerçekten insan üzerinde ayrı bir etkiye sahip oluyor. Bizi filmin içine çekerken, aynı zamanda kendimizi anlatıcının yerine koyup onu birebir hissetmemize de yardımcı oluyor. Ayrıca filmin ilgimi çekmesinde bir diğer etken kesinlikle oyuncuların arasında John Malkovich olmasıydı. Her zaman sıra dışı filmler çeken ve aynı sıra dışılıkta rollerde yer alan birinin böyle bir filmde işi ne demekten kendimi alamadım. İzleyince fark ettim ki, zaten bu da alışılmış bir zombi ve aşk filmi değil! Bu filme sadece eğlenmek ve biraz da olsa romantik gülümseyişlerle salondan ayrılmak için gitmeli insan. Kafa boşaltmaya birebir kesinlikle!
Filmden kendi adıma en çok hoşuma giden şey “insan olsun olmasın, her şey sevgiyle ve anlayışla düzeltilebilir. Biraz zaman, sabır ve sevginin yapamayacağı hiçbir şey yoktur. Yeter ki insanlığın ve sevginin ne olduğunu hiç unutmayalım” hissini ve fikrini bende uyandırması olmuştu. Sanırım doğru çıkarımmış ki yönetmen Janathan Levine “Filmin temasında beni en çok etkileyen kısım, insan olmanın ne demek olduğunu unutanların bu film sayesinde sevginin ne anlama geldiğini yeniden anlayacak olmaları. Ben filmin bir zombi filmi olduğunu hiçbir zaman düşünmedim. Benim için ‘Sıcak Kalpler’ bir yaratık hikayesinin aşka dönüşmesinin filmi oldu’ demiş.

 Nicholas Hoult / R
Teresa Palmer / Julie
Analeigh Tipton / Nora
Rob Corddry / M
Dave Franco / Perry
and John Malkovich / Albay Grigio


                                                                       Dila Begüm KOCAMAN

Yorumlar