Yönetmen:
Thomas Vinterberg
Oyuncular:
Mads Mikkelsen, Thomas Bo Larsen, Annika Wedderkopp
Tür:
drama
IMDB:
8.3
Rottentomatoes:
%93
Vizyon
tarihi: 18 Ekim 2013 (Türkiye)
Fragman sayfanın altındadır.
Yalnız bir
öğretmen olarak Danimarka’nın küçük bir kasabasında yaşayan Lucas (Mads
Mikkelsen) bir yandan oğlunun velayeti üzerine uğraşmaktayken, bir yandan da
eşinden boşandıktan sonra hala hayatını bir raya oturtmakla meşguldür. Tam
hayatı iyi bir yöne yol alırken çalıştığı kreşteki bir çocuğun Lucas’ın onu
taciz ettiğini iddia etmesiyle hayatı alt üst olur. Bu yalan yüzünden ilk önce
işini sonra da toplumdaki yerine kaybeden Lucas, bulunduğu kasabanın sakinleri
tarafından bir pedofili hastası olarak görülür ve dışlanır.
The Hunt ya da orijinal ismiyle ‘’Jagten’’, 2013 senesinin
şüphesiz ki en büyük sürprizlerinden birisi. Filmin başrolünü Hannibal
dizisindeki oyunculuğuyla kendisinden söz ettiren Danimarka asıllı oyuncu Mads
Mikkelsen oynuyor ki yine bu filmindeki performansıyla da gündem de kalacağını
söyleyebiliriz. The Hunt, Danimarka’nın küçük bir kasabasında geçen bir olayı
ve bu olayın üzerinden toplumsal baskının vahşiliğini anlatıyor.
The Hunt’ın ele aldığı konu her ne
kadar büyük bir hassasiyete sahip olsa da, film gayet düz bir şekilde bunu
anlatmaktan çekinmiyor. Belki de bundan dolayı filmin bazı kısımları da
izleyiciye durağan olarak gelebilir ama bunu söylemek pek doğru olmaz çünkü
dediğim gibi film konusunu çok direkt, düz bir şekilde anlatıyor ve bu da
filmin sahip olduğu en güçlü yönlerinden birisi. Bunun yanı sıra filmi izlerken
benim de kuvvetli bir şekilde hissettiğim öfke ve haksızlığa uğrama duygusu
peşinizi bırakmıyor. Lucas karakterine yapılan haksızlıklar ve toplumsal
baskınının çirkinliği yönetmen ve oyuncular tarafından o kadar güçlü bir
şekilde yansıtılmış ki filmin bazı yerlerini dişlerimi gıcırtarak izlediğimi
itiraf etmeliyim.

Her ne kadar empati kuruyormuş gibi görünsem de yanlış
anlamayın, film insanlığın çirkinliğini çok iyi bir şekilde resmediyor ve
kasaba halkı insanların aksak yönlerinin hepsini temsil ediyor aslında biraz
da. Buna rağmen filmin sonunu izlediğiniz de siz de büyük ihtimalle
anlayacaksınız ki insanlık her geçen gün gelişen bir şey ve yaptığımız
hatalardan bir şeyler öğrendikçe her şey affedilebilir.
Sonuç olarak The Hunt ya da Jagten, nasıl hitap etmek
istiyorsanız öyle (Onur Savaşı dışında tabi ), benim 2013 yılında şu ana kadar
izlediğim filmler arasında en iyisi ve konu aldığı şeyleri çok başarılı bir
şekilde ortaya koyuyor. Mads Mikkelsen’ın Cannes Film Festivali’nde aldığı en
iyi oyuncu ödülü umut ediyorum ki Oscar Ödüllerin’de de yabancı dilde en iyi
film olarak devam eder.
Metehan Kaya
Yayınlanan bu yazıyı hemen okudum ve bayıldım! Tebrikler Metehan Kaya tekrar çok başarılı bir yazı performansı gerçekleştirmişsiniz.
YanıtlaSil