Büyük Budapeşte Oteli - The Grand Budapest Hotel

Yönetmen: Wes Anderson
Oyuncular: Ralph Fiennes, Tony Revolori
Türü: Komedi, Dram 
Vizyon Tarihi: 11 Nisan 2014
Imdb: 8.4/10
Fragman sayfanın altındadır

Ralph Fiennes’in aşırı kaliteli kestane şekeri oyunculuğundan mı, Jude Law’ın o derin yeşil su gözlerinden mi bilmiyorum ama uzun zaman sonra ilk defa bir film beni bu kadar heyecanlandırdı.

Büyük Budapeşte Oteli tesadüfen girdiğim ve bu kadar etkileneceğimi kesinlikle tahmin etmediğim bir film oldu. Yönetmen Wes Anderson naif bir hikayeyi öyle ihtişamlı, dinamik ve masalsı anlatmış ki, 100 dakika boyunca gözümü kırpmadan izledim yarattığı dünyayı.

İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına ramak kala Avrupa’nın hayali Zubrowka Şehri’nde karlı tepelerin üzerinde bulunan Büyük Budapeşte Oteli’nde başlıyor film. Ralph Fiennes’in olağanüstü bir performansla canlandırdığı Gustave, titiz, mükemmeliyetçi, tatlı sert bir konsiyerj olup, Büyük Budapeşte Oteli’ni büyük bir profesyonellikle yönetmektedir. Görkemli otelin birbirinden seçkin konuklarını ağırlarken onları rahat ettirmek için elinden geleni yapar. Özellikle zengin, yaşlı, sarışın müşteriler Gustave’ın ilgi alanıdır ve hepsiyle nezaketle ilgilenip hizmet eder. Bir gün, 3. dünya ülkelerinin birinden Zero Mustafa adlı bir genç komilik yapmak için otele gelir. Gustave, hayati ve mesleki anlamda öğrendiği ne varsa Zero Mustafa’ya öğretmek ister. Böylece, birbirinden çok farklı bu iki insan arasında samimi ve sıcak bir usta-çırak ilişkisi doğar. Otelin zengin, yaşlı ve zamanında sarışın olan müşterilerinden Madame D. bir gün hayata veda eder. Gustave da, yıllarca hizmet ettiği aşığı Madame D.yi son yolculuğuna uğurlamak için Zero Mustafa ile birlikte yola çıkar. Ancak kimsenin bilmediği bir şey vardır, Madame D. Gustave’ı, yıllar boyu süren hizmetlerinden dolayı mükâfatlandırmıştır ve artık Yavru ile Katip bu mükafatın başlarına açacağı belalarla uğraşmaya mecburdurlar.

Filmin kadrosu Messi, Xavi İniesta’lı Barcelona’yı aratmıyor zaten kimi ararsan var. Edward Norton Tilda Swinton Adrian Brody, 1,5 dakikalık bir rolde bile Bill Murray oynuyor. Filmin müzikleriyse bir şahika, insana iyi ki kulaklarım duyuyor ya rab dedirten cinsten. Yönetmen Anderson’un simetri takıntısı filmin her
sahnesinde hissediliyor, hikayeyi anlatırken öyle güzel açılar, öyle renkli bir görsellik kullanıyor ki, adeta bir film değil uzun metrajlı bir tablo izliyorsunuz perdede. Ve elbette dikkatinizi bir an bile filmden ayıramayacağınız bir ritim. Filmin hikayesi 6 saniyede 200 km.’yi gören bir yarış arabası gibi, hızlı diyaloglar süratle geçen görseller, hele bir kızakla kovalama sahnesi var, ben uzun zamandır ağzımı bu kadar toplayamadığım bir sahne izlememiştim.  

Diyeceğim o ki bu filmi izleyin. Ama DVD sini beklemeden, korsana bulaşmadan, torrenti aklınızın ucundan bile geçirmeden aslanlar gibi sinemada izleyin. Çünkü böyle bir filmin hakkı ancak sinema perdesinde verilir. 64. Uluslararası Berlin Film Festival’inden Jüri Büyük Ödülü’nü de alan Büyük Budapeşte Oteli’nin en kötü yanı film bitince gerçek hayata dönmek istememeniz. 100 dakika boyunca bir Anderson filmi değil, Andersen Masal’ı izleyip bana teşekkür edeceksiniz. Bu kadar anlattım hala vay ben beğenmedim vay içime sinmedi diyen olursa da beni bulsun parasını iade edeceğim.


Ayşe’nin Bavulu Keyifli Seyirler Diler…