5 Baba Bilim-Kurgu + Yeniler

Rehber: 5 Baba Film
             Son zamanda vizyona giren iyi bilim-kurgular + WALL·E          
             Christopher Nolan'ın Interstellar'ı

5 Baba Bilim-Kurgu Filmi

  Özellikle şu dönemlerde Hollywood’un favorisi olan bilim-kurgu filmleri sürekli gelişen teknolojinin de yardımıyla her geçen gün insanları şaşırtmaya devam ediyor. Peki, bu kadar bilim-kurgu filmlerinin arasında değerli zamanınızdan ayırıp hangisini seyredeceksiniz? Özellikle son zamanda sürekli vizyona giren bilim-kurgular kaliteyi biraz aşağıya çekmiş gibi görünüyor. En son vizyona giren Lucy potansiyeline göre bir hayal kırıklığıydı mesela. Bizim en son beğendiğimiz bilim kurgu ise hak ettiği gişeyi yapamayan Edge of Tomorrow. Ayrıca ilk 5 yaptık ama filmlerin hepsi birbirinden değerli, sırası ise fark etmez.

5-The Matrix (Yönetmen: Wachowski kardeşler. Aynı yönetmenlerden Bulut Atlası'na göz atmakta fayda var)
   Açık ara 90’larda çıkan en yara
tıcı ve özgün bilim-kurgu filmi olan The Matrix, orijinal ve ilginç bir hikayeyi, daha önce görülmemiş aksiyon elementleriyle harmanlayınca seyircinin beğenisini kazanmıştı. Ağır çekim dövüş tekniğini sinemaya sokan bir filmden bahsediyoruz. Şu anda belki de gereksizce kullanılmaya başlayan bu ağır çekim efektleri Matrix'te yerinde ve zamanında ilk defa kullanmıştı. Her ne kadar sonraki iki film hayal kırıklığına uğrattıysa da The Matrix’in başarısını kimse görmezden gelemez. İnsanları düşünmeye zorlayan bir ilk film vardı.

4-A Clockwork Orange ( Yönetmen: Stanley Kubrick)
   Yakın geleceğin İngiltere’sinde geçen A Clockwork Orange, pek herkese hitap etmeyecek tarzda bir bilim-kurgu filmi. Hissettiği duyguları ve şidderi dışarı vurmaktan korkmayan ve bunu yaparken de stilini bozmayan bir genç çocuğu anlatıyor. İçerdiği ‘’ultra şiddet’’ sahneleri birçok izleyiciyi filmden uzaklaştırabilir ama sadece bilgisayar efektlerine güvenmeyen, içerdiği konu ve sorguladığı değerler üzerine kurulu bir film isterseniz Stanley Kubrick’in  A Clockwork Orange’ı sizi hayal kırıklığına uğratmayacaktır.

3-Star Wars Üçlemesi (George Lucas)
   Hayır, tabi ki de son üçlemeden bahsetmiyoruz. George Lucas’ın Star Wars üçlemesi eşine rastlanmayacak türde bir uzay macerasıydı. Aşk, aksiyon, iyiliğin ve kötülüğün mücadelesi, yeni gezegenler, ışın kılıçları… Ne ararsanız var bu üçlemede. Filmler ilk çıktığında insanlar hemen böyle bir serinin delisi olmuşlardı. Star Wars listedeki diğer filmler gibi insanların daha önce yaşamadığı bir deneyimdi ve sevenlerinin de hayatlarında büyük bir yer alacaktı. Bilim-kurgu sevmeyen insanları bile izlemesi gereken bir film serisi olarak görüyorum bu ilk üçlemeyi.

2-2001: A Space Odyssey (Yönetmen: Stanley Kubrick)
   Başka bir Stanley Kubrick filmi olan 2001: A Space Odyssey, seyircinin ilk seferde izlediğinde anlayamadığı bir bilim-kurgu filmi. 4 bölüme ayrılan film, bir romandan alınan senaryosuyla seyirciye dolu dolu bir hikaye sunuyor. Kubrick’in usta yönetmenliğiyle gösterdiği görsel efektler ve atmosfer, 1968’de çıkan bir film  için kesinlikle şaşırtıcı. Eğer filmin neye benzediği hakkında hala bir fikriniz yoksa size 2001: A Space Odyssey’in, Gravity’nin babası hatta dedesi olduğunu söyleyebilirim.

1-Blade Runner (Ridley Scott)
   İnsan olmayan varlıkların gözünden insan olmanın ne anlama geldiğini anlatan bir film Blade Runner. Yayınlandığı tarihte başarılı bulunmayan ve herkes tarafından anlaşılamayan Blade Runner, yıllar sonra Director’s cut haliyle ortaya çıkınca birçok kişi tarafından tüm zamanların en iyi bilim-kurgu filmi olarak tanımlandı. İnsanlar tarafından pis işleri yapmak için yaratılan insan görünümlü robotları yakalamak ve ‘’emekliye ayırmak’’la görevli bir polisin hikayesini anlatan Blade Runner, gerçekten de her insanın izlemesi gereken bir film. Özellikle ‘’Tears in the Rain’’ monoluğu insanın tüylerini diken diken ediyor.

(Listeye Alien, Terminator, E.T, Star Trek, Back to the Future, District 9 gibi filmler de eklenebilirdi.)

Ek olarak izleyebileceğiniz son zamanlarda vizyona girenler:

resmi büyütmek için üstüne tıklayın
                                              Snowpiercer
Küresel ısınmayı durdurmak için yapılan deneylerin başarısız olmasıyla beraber sağ kalan bütün insan ırkının bir trene sığınmasından sonra yaşananları anlatan filmde Captain America olarak tanılan Chris Evans başrolü üstleniyor. John Hurt'ün de ona eşlik ettiği ve sadece trende geçen bu film oldukça sert. Gerilimini sonuna kadar devam ettiren film gene farklı bakış açıları tarafından uzun süre tartılılacak konulara değiniyor. Film gerçekten çok iyi ele alınmış ve giderek açılırken insanı sürükleyen bir bilim-kurgu filmi. Oldukça da sistem eleştiri içeriyor. İzlemekte fayda var. (Youtube'daki fragmanı için tıklayınız.)


Maymunlar Cehennemi serisi tekrar çekilecek ve ilk filminde James Franco yer alacak dendiğinde pek de heycanlanmamıştım. Ancak serinin ilk filmi Rise of the Planet of the Apes gerçekten büyük bir başarıydı. Lord of the Rings serisinde Gollum'u 'motion capture' tekniğiyle canlandıran Andy Serkins gene bu seride de Ceaser'ı harika bir şekilde canlandırıyordu. Serinin ikinci filmi bu yaz vizyona girdi. Bu sefer ilk filmden daha ilerki bir zamanda geçen filmde insanlar ölmenin eşiğinde ve yaşamak için maymunlarla anlaşması gerek. Filmi izlerken çoğu zaman ne olacağını bildiğinizi düşünüyorsunuz ama o sırada başka bir şey oluyor. Ayrıca fazla dialog üstüne kurulu olmayan film duyguları vermekte çok başarılı ve gerektiğinde sert ve ürkütüce de olabiliyor. İlk filmi izlemediyseniz bile hala sinemalarda olan bu filmi kesinlikle kaçırmayın.


Bu kadar iyi bir filmin zamanlaması ve reklam kampanyası bu kadar talihsiz olabilirdi. The Edge of Tomorrow'un ilk fragmanı çıktığında pek etkilenmemiştim. Hatta filmi izlemesem olur diye düşünmüştüm. Örneğin Edge of Tommorow, The Amazing Spider-Man 2'den çok daha iyi bir film olmasına rağmen fragmanı bunu pek gösteremiyordu. Artık insanlar ya Christopher Nolan gibi yönetmenlerin orijinal filmlerine ya da sevdikleri seri filmlerine gidiyor. Ayrıca Oblivion filminin genel olarak sevilmemesininden Tom Cruise'un benzer bir filmle gelmesi gene eskiler arasındaydı. 271 milyon dolar bütçeli film Amerika'da ilk hafta sonu düşük bir gişe yaptı. Filmden sonraki düşüncelerimden biri de bu iyi filmin herkes tarafından görülemeyecek olması oldu. The Edge of Tomorrow senenin en iyi filmlerinden olmasıyla beraber, son zamanlarda vizyona giren en iyi bilim-kurgu filmi. Film gerçekten eğlenceli ve sürükleyici sadece sonu hakkında birkaç itiraz olabilir.

WALL·E tek kelimeyle harika bir film. Animasyonlara 'çocuk filmi' demeyin demekten bıktım. Hayranı olmadığım IMDB skorlarında bile en iyi 61. olan filmin 6 Oscar adaylığı da bulunuyor. Ama film tabii bu istatislikler sebebiyle değil seyircinin robotlar üzerinden anlatılan bir hikayede bu kadar sempati kurduğu için izlenmeli.WALL·E insanların dünyayı bir çöp yapıp terk ettikten sonra temizlemek için bıraktıları bir robot hakkında. WALL·E'deki karakterler eşsiz. Filmden ayrıldıktan sonra inanılmaz romantik bir hikayeye, gerçekten çok güçlü bir günümüz insanlığı eleştirisine tanık olacaksınız. Ancak film sizi yine salondan umutlu bir şekilde ayıracak. Hala izlemediyseniz hemen izlemeniz gereken bir film.

Christopher Nolan ve orijinal bir bilim-kurgu

Christopher Nolan gerçekten harika bir hikaye anlatıcı. Nolan beyaz perdeye en son Batman: The Dark Night Rises'la gelmişti. Arkasında inanılmaz filmler olan Nolan zamanda yolculuğu da konu alacak Interstellar filmiyle 7 Kasım 2014'te karşımızda. Inception vizyona girmeden önce fragmanında pek bir şey çıkaramamıştık. Intersteller için de aynı durum söz konusu ve ben bu durumdan oldukça mutluyum. Bana filmin çoğunluğu uzayda geçicekmiş gibi geliyor ama fragmanda dünya sahneleri ağırlıkta. Bu da bir kez daha Nolan'ın bize filmden önce az bilgi verdiğini kanıtlıyor. Zaten herkes tarafından başarısı bilinen bir yönetmenin yeni filminin fragmanında bize çok bilgi verdiğini görmek istemezdik. Ama Interstellar hakkındaki bilinmemezlik beni projeye çekiyor. Aksine bu sene vizyona giren The Amazing Spider-Man 2'nin fragmanlarıyla filmde ne olacağını hemen hemen öğrenmiştik. Interstellar Spielberg'ün projesiydi ancak o ayrıldıktan sonra Christopher Nolan projeyi devraldı. Interstellar için heycanlanmanın sebeplerinden biri de Hans Zimmer. Ayrıca filmin görüntü yönetmeni de heycanlandırıcı. Hoyte Van Hoyteman'ın son projeleri arasında Her ve Tinker Tailor Soldier Spy gibi harika filmler bulunuyor. Ayrıca film 3D değil ancak IMAX film. formatında çekiliyor. Bu da gerçekten iyi bir haber. Filmin oyuncu kadrosu da efsane.

Güncelleme*:
Film hakkında yüksek derecede bir Oscar beklentisi ve bunun dışında da inanılmaz bir film beklentisi bulunuyordu. İlk eleştiriler karışık geldi ve filmin Oscar adayı olabileceği doğrulanırken, kazanmasının çok zor olduğu belirtildi. Tabii daha izlemediğimiz için yorum yapamayacağız. Filme pek bayılmayanlar şu anlık gereksiz açıklamalar ve bazı tutmayan şeyler olduğunu söylerken beğenenler de duygusallığın ve bilim-kurgunun iyi karıştırıldığını, 2001: A Space Odyssey'nin de ilk olarak beğenilmediğini ve bu filmin de zamanla anlaşılacağını söylüyor.




Metehan Kaya-Cem Başak

Yorumlar

  1. Metehan Kaya beye güzel yorumları için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil
  2. Prometheus'u unutmayalım lütfen...''Nereden geldik,nereye gidiyoruz?'' sorusunu soran bir film neticede.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder